Biz Kimiz?
Taşar Grup, farklı sektörlerde faaliyet gösteren bir holdingdir. İnşaat, eğitim, lojistik ve daha fazlasında uzmanlaşmış ekibimizle, yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler sunuyoruz.
Emrah Taşar, “Sanat Toplumun Aydın Yüzüdür”
Bitlis sivil toplum kuruluşları konfederasyonu kurucu başkanı Emrah Taşar “Çok güzel projelerle geliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Kültür-sanat camiası, sanata sanatçıya yeni bir bakış açısı getirmeyi amaçlayarak istişarelerde bulunmak üzere Başakşehir Bitlis İl Derneği’nde kahvaltı programı düzenleyen Bitlis sivil toplum kuruluşları konfederasyonu kurucu başkanı Emrah Taşar “Çok güzel projelerle geliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Buluşmada yaptığı konuşmada Bitlis’in kültür, sanat ve tarihi ile öne çıkan bir şehir olduğunu ve Bitlisli sanatçılarından bu şehre farklı bir değer kattığını kaydeden Emrah Taşar, Bitlis İlimizin kalkınması ve tanıtılması noktasında kültürden edebiyata, sinema, müzik ve eğitimden diğer sosyal alanlara kadar her konuda başarılı çalışmalar gerçekleştirmiş sanatçılarımıza teşekkür ediyorum diyerek sözlerine başladı.
Sivil toplum gayet basit bir olgudur: Kendi hâline bırakılmış toplum. Böyle bir toplumda hayatın her alanında kendiliğinden büyük bir çeşitlilik gelişir. İnsanlar beşerî problemleri çözmek için kurumlar ve regülasyonlar oluşturur. Herkese hayat alanı açan zengin bir amaç, değer ve tarz çoğulculuğu ortaya çıkar.
Sivil toplum içinde bireyler gönüllü olarak bir araya gelip çeşitli biçimlerde birlikler oluştururlar. Kendilerine bir veya birden çok konu/amaç seçip onlarla ilgili faaliyetler yürütürler. Bunlara genel olarak sivil toplum kuruluşları (örgütleri) (STK) veya hükümet (devlet) dışı organizasyonlar olarak tanımlanır.
Sivil toplum kuruluşları daha ziyade sosyal - toplumsal sorunlarla ilgilenirler. STK'lar faaliyet alanlarıyla ilgili olarak bir taraftan toplumsal bilinci ve gönüllülüğü geliştirmeye, diğer taraftan devleti etkilemeye çalışır. Ancak, bir STK yalnızca devleti etkilemeye yöneldikçe STK olma vasfı zayıflar, gitgide bir menfaat grubuna dönüşür.
STK'ların siyaseti etkilemeye çalışması meşrudur. Bunun için yayın faaliyeti yürütebilir, araştırmalar yapabilir/yaptırabilir, destek ve protesto gösterileri düzenleyebilir, lobi faaliyetleri gerçekleştirebilirler. Ancak, alanlarında ne kadar başarılı ve etkili olursa olsunlar, STK'lar siyasette siyasî partilerinki kadar geniş ve derin bir meşruiyete sahip olamazlar. Bu yüzden, siyasî partilerin yerlerini alma, fonksiyonlarını üstlenme talebinde ve iddiasında bulunamazlar.
STK olmak için resmen kayıtlı olmak; üyeleri, gelirleri, faaliyetleri, harcamaları bakımından şeffaf olmak; giriş ve çıkışın serbest olacağı şekilde yapılanmak gerekir. Üyelerini bilmediğimiz, faaliyetlerini gözlemleyemediğimiz oluşumlara STK diyemeyiz. Bu yüzden, STK bile olmayan otonom yapılanmaların meşruiyeti olan siyasî iddialar öne sürebileceğini kabul edemeyiz.
Bazı Cemaatler ve onların uzantısı olan STK'lar yoğun siyasî heves ve isteklere sahipseler, başka bir deyişle siyasal iktidara sahip veya ortak olmak istiyorlarsa, yapmaları gereken şey bellidir: Siyasî parti kurmak veya mevcut partilerde açıkça yer almak ve yarışmacı demokratik süreçlere diğer siyasî aktörlerle birlikte katılmak. Bunu yapmayıp bürokrasi içinde teşkil edilen otonom yapılanmalarla siyaset yapmaya kalkışmak, sadece demokrasiye zarar vermekle kalmayacak, hiç murat edilmese bile, gönüllülüğe dayanan STK yapılarının oluşumuna ciddi zararlar verecektir.
STK’lardaki Kültürel Sanatsal Faaliyetleri ele alacak olursak kültür bir milletin tarih boyunca ürettiği sözlü, yazılı, maddi ve manevi değerleridir. Bütün sanatlar üretildiği toplum hayatından beslenmektedir. Toplum hayatı ise gelenek, görenek, din, töre, anane gibi yaşam tarzımızı şekillendiren normların etkilediği davranış biçimlerinden oluşmaktadır. Sanatın toplum için üretildiği performanslar ve eserler bu davranış biçimlerini işlemektedir. Toplumda kabul gören ve iyiyi, güzeli öven estetik değerler, insan davranışlarını doğruya yönlendiren kültür-sanat ortamlarıdır.
Kadim bir şehir olan Bitlis’in kültür/sanat alanında kendine özgü değerlerini yaşatmak için bu işi meslek edinmiş sanat emekçilerimize sahip çıkmamız gerekiyor. Onları daha profesyonel çalışmaya teşvik etmek için gerekli desteği sunmamız önemlidir.